Bakmak ve görmek... Kulağa aynı eylemler gibi gelse de aslında birbirinden çok zıt iki kelimedir. Herkes bakar ama herkes göremez. Aslında göremez demek de yanlıştır, görmek istemez. Her gün sosyal medyada veya başka bir iletişim aracında buna benzer cümleler geçer: "Etrafımızdaki yoksulluğu görmüyorlar mı?". Bu ve buna benzer cümleler aslında çok değerlidir ancak yanlış kişiler yani bizler tarafından söylenmektedir. Şimdi birkaç itiraz yükselir, "Ne alaka ben her şeyin farkındayım!" diyenler çıkar etrafta. Kusura bakmayın da neyin farkındasınız? Yoksulluk ile ilgili paylaşımlar yapıyorsunuz ama bir yoksul gelip sizden yardım istediğinde kafanızı çeviriyorsunuz. Şiddete karşıyız diyorsunuz ama mesele bir futbol maçı olunca şiddete eğiliminin en yüksek noktasında oluyorsunuz. "Hayat zor be!" diyorsunuz ama partiler, rakılar, biralar ve binbir türlü eğlence ile yaşıyorsunuz, vakit öldürüyorsunuz. İnsanlar para kazanmak için canlarını verirken o kuru ağızlarından tek bir laf çıkmıyorken sizler etrafta manifestolar atıyorsunuz. İşte bakmak ve görmek bu kadar farklıdır. Sizler bakıyorsunuz, görmüyorsunuz. Ama söylemeden de geçemeyeceğim bu hayata ciddi şekilde bakanlar da var. Onlara bir lafım yoktur.
Zaman gibi ucu bucaksız bir kavramın makinist olduğu bu tren yolculuğunda biz neler yapıyoruz? Biz nasıl bu kadar insanlıktan uzaklaştık. Zamanın birinde bir grup arkadaşıma şu cümleleri söylemiştim: "Kardeş kardeşi kazıklar, öldürür!". Bana gülmüşlerdi. O an anladım ki ne anlatsam boşuna, nasıl olsa anlamayacaklardı. Zamanımı onlara ne olursa olsun yaşamamız gereken hayatın gerçeklerini anlatarak kaybedemezdim. Çünkü onlar bu gerçekleri o rahat tren yolculuklarında ani bir kazanın verdiği o şaşkınlık ve acı hissiyle öğrenecekler. Şimdi aradan şu sesler yükselir: " Ya sen daha 18 yaşındasın, ne bilirsin çocuk." . Ne bilmem okuyucu? Artık trenimiz farklı bir rotada ilerliyor. Şu 18 yaşımda ölümler, ihanetler, aptallıklar, saçmalıklar gördüm ben. Bir ülkenin, cumhuriyetin çöküşünü gördüm ben. Senin 50 yılda yaşadıklarını ben 18 yılda yaşadım. Tabi belki sizin tecrübeleriniz benim yaşantımdan daha kıymetlidir, bilemeyiz. Nasıl olsa bu ülkede eylemlerin çoğunu gençler yaptı, erişkinler susup otururken. Nazım'ı gençler okudu, bilim için gençler çalıştı, vatan sizlere değil gençlere emanet edildi. Ben belki bilemem ama emin olun ki sizden çok bilen elbet çıkar. Ben belki sıcak evimde oturup bir şeyler zırvalayan bir gencim ama eyleme geçecek olan gençler çıkar. Gençlere "bakmayı" öğrenmelisiniz.
Şimdi de yaşamaya bakalım sizlerle. Uğruna mücadeleler, ihanetler ve fedakarlıklar yapılan bir yaşamaya bakalım. Yaşamaya dair birçok eser yazıldı. Herkesin yaşamak hakkında bir fikri vardır. Peki yaşamak nedir? Neden yaşarız? Bu soruya verilen cevaplar farklıdır. Bazıları aşk der bazıları kavga. Bilemem ne olduğunu ama çok değerli olduğunu ve bizler ,sefil canlılar, yaşamanın ne olduğuna cidden bakmadığımız için elimizden uçuyor yavaşça.
Aman, ben ne konuşuyorum! Ne isterseniz yapın. Nasıl olsa bir gün soğuyacak bir Dünya'da yaşıyoruz. Bakın veya bakmayın, umursayın veya umursamayın, düşünün veya düşünmeyin... Nasıl olsa ben bile bu yazdıklarımdan sonra unutup gideceğim bu haykırışımı. Sabah uyanınca bunu hiç yazmamış gibi hayatımı yaşayacağım. Cidden değersiz mi bu kadar bu yazı? Bilemiyorum, öyle mi? Nasıl olsa her türlü yaşayıp gideceğiz. Belki güzel ve bakarak yaşadığımız bir hayat olacak belki de gördüğümüz halde kör olduğumuz bir hayat... Ama bu yazıyı unutsam bile bu yazı benim aklımdan ve kalbimden çıktı. O yüzden ,inanıyorum ki, ben yazıyı unutsam bile bana yazdıran hislerimi unutmayacağım. Belki de siz de yazının size hissettirdiği hisleri unutmazsınız.
Size (en azından bazılarınıza) tavsiyem gidin bir kahvenizi yapın sonra da bir koltuğa oturup gözlerinizi kapatın ve bu yazıyı unutun. Çünkü şu ana kadar dediklerimi anlamadıysanız veya itiraz ettiyseniz okumanıza gerek yoktu. Özür dilerim kıymetsiz vaktinizi aldığım için. Ama cidden bir şeyler hissetiyseniz benim gibi hoş geldiniz dünyama. Sizden de ucu aydınlık ama yolculuğu karanlık olan bir yola sizi çektiğim için özür dilerim.
Eğer birini kırdıysam da özür dilerim, amacım asla bu değildi.
Güzel günler görmek dileğiyle,
5 Ağustos 2021
03:51
Yorumlar
Yorum Gönder