Şiir 1: Asıl Adalet - Paul Eluard
Şiirin adında adalet geçse de asıl konu burada adalet kavramı değildir. Şiirde aslında insanların ruh hallerini ve davranışlarını ele almıştır. Bunları ele alırken de insan ilişkilerine odaklanmış ve bu ilişkileri güzel örneklerle açıklamıştır. Örneğin ilk kanunumuz olan sıcak kanunda bana göre bahsedilen üzümden şarap yaparken ki sıcaklık sarhoşluğu, kömürden ateş üretirken ki ısınma ve barınma ihtiyacının verdiği huzuru ve öpücüklerden insan yapmak da aşkın ve sevginin yarattığı sıcak ortamı anlatmaktadır. Aynı şekilde zorlu kanunda savaşların ve yoksulluğun, yaşamak için çalışmanın ve yaşlandıkça yaşamın zorlaşması anlatılırken güzel kanunda da insanların hayallerini gerçekleştirmeleri ve kötü geçindikleri insanlarla bile bir şekilde anlaşabildikleri anlatılmaktadır. Aslında bütün bunlar insanların bilinçaltındaki durumlardır ki Paul Eluard’ın gerçeküstücülük yani sürrealizm döneminde yazması ve bundan etkilenmesi bilinçaltındaki bu durumları kullanmasını açıklamaktadır. Ayrıca bilinçaltını kullandığını da son dörtlükten anlayabiliriz çünkü Paul Eluard’ın da dediği gibi tüm bu bilgiler bilinçaltına çocukluktan itibaren yüreğimizden başlar ve yavaşça aklımızın arka kısımlarına kazınır. Şiirin teknik özelliklerine bakarsak şiir dörtlükler halinde yazılmıştır. Bir çeviri olmasına rağmen bana göre anlamsal bütünlüğünü kaybetmemiştir. Kafiyeye rastlanmaktadır. Dili gayet sade ve yalındır. Hece ölçüsü serbesttir. Şiir boyunca yukarıda bahsettiğim anlamlara gönderme yapılmaktadır.
Şiir 2: Yağmur, Gül ve Eller – Ahmet Muhip Dıranas
Ahmet Muhip Dıranas önceki okuduğumuz şiirlerinde olduğu gibi bu şiirde de doğayı ve onun özelliklerini kullanmıştır. Şiiri okurken gözlerimin önüne sonbaharda evin içinde bir odada oturan ve çok yorgun birinin dışarıda yağan yağmuru izlemesi geldi. Şiirdeki karakter o kadar yorgundur ki gözleri açıkken bile uyuyor ve hatta rüyalar görüyordur. Bana göre şiirdeki karakterimiz bu yorgunluk durumunu geceleyin yağan yağmurdan etkilenerek masasında bir şiir yazmaktadır. Böyle düşünüyorum çünkü şair şiirinde bu karakterin şiir yazarken ne yazacağını bilememesini ve yorgunluğu nedeniyle yazmak istediği şiire konu olarak ayakta gördüğü rüyaları aktardığını belirten cümleler kurmuştur. Örneğin “Ellerim; beyaz, boş ve bencil/…/Kopmuş gidiyor dallarımdan/ Hayır başımdan yana değil/ Uykusuzluğum, ellerimden…” dizelerinden dediklerimi görebiliriz. Karakterimiz yatmak yerine bir gülle (kalemiyle) aklındakileri kâğıda geçirmektedir. Şiirin teknik özelliklerine bakarsak doğadan nesneler çokça kullanılmıştır. Bir bent şeklinde yazılan şiirde kafiye de vardır. Cümle sonlarında ünlem kullanılarak bir seslenme ve haykırış etkisi yaratılmıştır. Şiirde doğadan insana aktarmalar vardır.
Belirtmek isterim ki bu eleştiri sadece benim kendi fikirlerimi içermektedir. Asla bir akademik değerlendirme olarak görülmemelidir.
Yorumlar
Yorum Gönder