Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cesur Yeni Dünya ve La Valla’nın Distopik Benzerlikleri ve Farklılıkları

  Herkese merhaba,               Bugünkü yazımda size okuduğum bir distopik roman olan "Cesur Yeni Dünya" ile izlediğim bir Netflix dizisi olan ve ayrıca bir İspanyol distopiği olan "La Valla" (Bariyer) adlı diziyi karşılaştırıp benzerliklerini ve farklılıklarını anlatacağım. Ancak karşılaştırmadan önce ütopya ve distopyanın ne olduğunu bilmeliyiz.  Geçmişten günümüze birçok eleştirmen ütopyanın tanımını kısıtlayacağını düşündüğü için tam bir tanım yapmaktan kaçınmasına rağmen bizler ütopyaya (kısıtlayıcı olarak kabul edilse de) insanların nasıl daha iyi bir biçimde yaşayabileceklerini ya da nasıl bir dünyada yaşamak istediklerini konu edildiği düşsel anlatımlardır diyebiliriz. Tarihimizin başlangıcından beri insanlık bir ütopya hayal edip gerçekleştirmek için çalışsa bile 1. Dünya Savaşı’ndan sonra insanlığın doğal olarak sürüklendiği “kötümser gelecek” duygusu insanların içine ütopik geleceğe kıyasla daha kuvvetli bir şekilde etki eder...

Reflection about Bilimin Büyüsü

     Bilimin Büyüsü (eng. the Magic of Science)  was written by Prof. Dr. h.c. (mult.) Ali Mehmet Celal Şengör and was published in 2019. A.M. Celal Şengör is Turkish academics, geologist and scientist. He was born on 24 March 1955 in Istanbul, Turkey. He graduated from Robert Academy in 1973 and graduated from University at Albany (State University of New York) as geologist in 1978. He did a PhD on geology in University at Albany (State University of New York) in 1982. He worked in here with two important geologists and scientists, Kevin Charles Anthony Burke (1929 - 2018) and John Frederick Dewey ( 1937 -). Celal Şengör has made a reputation for his works about structural geology and tectonics. Seventeen books, two hundred sixty two scientific papers, two hundred seventeen communique summaries and seventy four popular scientific papers were written by Celal Şengör about these topics of geology. Celal Şengör is a member of the National Academy of Sciences, American...

FRC - First Robotics Competition

Öncelikle merhaba, Umarım bu karantina döneminde kurallara uyup ailenizle beraber sağlığınızı koruyorsunuzdur. Bugün sizlere yaklaşık bir yıldır içinde bulunduğum ve onunla ilgili bir şey yaparken çok zevk aldığım bir yarışmadan bahsedeceğim. Aslında benim için yarışma olmaktan çok bana hayallerimi gerçekleştirmemi sağlayan bir organizasyondur FRC.  Amerikan bazlı olan FIRST, çocuklara ve gençlere bilimi ve teknolojiyi sevdirmeyi ve onları hayatlarının bir parçası yapmayı hedefler diyebiliriz. Başlıktan da anlaşıldığı üzere bir robotik yarışmasıdır. Ancak diğer robotik yarışmaları gibi düşünmeyin bunu. Evet ortaya bir robot çıkacak ve yarışacak ancak bu robotu yapmanız için bir bütçe oluşturmanız ve sponsorluk görüşmeleri yapmanız lazım. Sosyal medyada aktif olmanız ve yarışmanın en prestijli ödülü olan Chariman's Award ve rookie yani çaylak takımları Dünya Şampiyonasına götüren Rookie All Star ödülünü almak için sosyal projeler yapmalısınız. Tabii ki de burada amacınız sadece ödül...

Şehir – Kent Zıtlığı ve Sanayi Devrimi ile Kapitalizmin Etkisi Hakkında Deneme Yazısı

  On sekizinci yüzyılın sonları ile on dokuzuncu yüzyılın başlarında gerçekleşen Sanayi Devrimi, o güne olan tüm Dünya düzenini değiştirdi. Aniden “sanayileşme” kavramının ortaya çıkması el üretiminden seri üretime geçiş sürecini hızlandırdı. Bu geçiş süresince birçok meslek kayboldu ve kaybolan mesleklerin yerine yeni meslek oluştu. Aynı şekilde kırsal nüfus azalırken kentsel nüfusta aşırı bir şekilde hızlanma görüldü. Kırsal nüfusun azalması tarımın önem kaybedip sanayi endüstrisinin değer kazanmasını sağladı. Bunun sonucunda – ve tabii ki de kapitalizmin etkisiyle- devletler bir anda tüm odaklarını sanayileşmeye çevirdi. Böylece kırsal alandaki halk unutuldu ve yoksullaşmaya başladı. İnsan doğasına uygun bir şekilde hayatta kalmak isteyen halk kentlere taşındı ve fabrikalarda hak etmedikleri maaşlar alarak çalışmaya başladılar. Hem gelir adaletsizliği hem aşırı sanayileşme hem nüfus yoğunluğu hem de kaybolan meslekler nedeniyle toplumdaki kent – kırsal ( şehir –köy veya doğa – k...

Historical Development and Daily Life Use of Mole Concept

     A mole is the amount of substance that contains L particles of that substance. It is SI unit of the amount of substance since 1971. A mole of substance is defined as 6.02 x 10 23 (also known as Avogadro constant and shown with L or N A ).       A mole is found with a mass of substance divided by molar mass. Molar mass is the mass of one mole of any substances. For instance one mole of oxygen’s molar mass is 16 gmol -1 .       The term of molar (from the Latin moles , meaning a large mass) was first introduced into chemistry by the German chemist, August Wilhelm Hofmann around 1865. It was originally intended to indicate any large macroscopic mass, in contrast to a submicroscopic or “molecular” mass. The term of mole which we use, was first introduced into chemistry by German physical chemist, Wilhelm Ostwald. However Ostwald used this term to mean “molecular weight in gram”. In 1900, Max Planck determined the value of Avoga...

Hamilton : Bir Amerikan Müzikali

 Herkese merhaba,      Umarım gününüz güzel geçiyordur. Bugün sizlere büyük bir zevkle izlediğim  "Hamilton : Bir Amerikan Müzikali" ni anlatacağım. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.           Aslında Hamilton Müzikali halen Amerika Birleşik Devletleri'nde oynanan bir müzikaldir. İlk oynayan bazı oyuncular değişse de müzikal oynanmaya devam etmiştir. Aslında bu müzikali canlı olarak izlemek çok isterdim ancak şu an bulunduğumuz dönemde bu mümkün değil. O yüzden internette bu müzikali nasıl izlerim diye çok araştırdım çünkü aşırı derecede merak ediyordum. Peki benim bu merak nereden geliyor derseniz cevabım Instagram olur. Instagram'da karşıma şans eseri çıkan Neil Patrick Harris'in bir ropörtajı sayesinde bu müzikalin  "My Shot"  şarkısından haberim oldu. Daha sonra Spotify'da bu şarkıyı çokça dinledikten sonra aslında bu şarkının bir müzikalin şarkısı olduğunu öğrendim ve Hamilton   ile karşılaşmış ol...

Toplumda Kadın ve Erkek Eşitliği ve Eşitsizliği Hakkında Deneme

  Tüm insanlık tarihi boyunca toplumlarda yöneten ve yönetilecek kesimler olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Bu iki kesim birbirine muhtaç olmasına rağmen her zaman biri diğerinden daha üstün olmuştur. Bu üstünlük nedeniyle iki kesim birbiriyle kanlı veya politik bir biçimde mücadele etmişlerdir. Bu mücadele içinde olan kesimlere bazıları proletarya ve burjuva olarak adlandırırken bazıları da diktatörler ve partizanlar olarak adlandırmıştır. Tarih boyunca da doğan mücadelelerin bazıları ölmüş ve yerlerini yeni mücadelelere bırakmıştır. Örneğin 1910'ların sonlarında Çarlık Rusya’daki çarlık sistemine sıcak bakmayan ve Çar 2. Nikolas’ın politikasını beğenmeyen halk, ordu ve belli başlı politik kesimler Çar’ı devirmiş ve daha sonra meclise yapılan “Bolşevik” müdahalesi ile de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni kurulmuştur. Buradaki olay ne kadar proletarya ile burjuva arasındaki mücadeleye örnekmiş gibi gösterilse de – sosyalizm ideolojisinden kaynaklı- baskıcı bir rejime ...

Batı ve Doğu Toplumlarında Gerçekliğin Algılanması, Birey Olma Çabası ve Roman ile İlgili Deneme

     Roman hala tamamlanmamış ancak insanların düşüncelerini en iyi şekilde aktardığı yazı türüdür. Romanın doğuşunu sağlayan asıl etken burjuvazinin yükselmesiyle ortaya çıkan kapitalizmdir. Kapitalizmde bireysellik ön plandadır. Roman bireyin duygularına ve düşüncelerine değer verir. Roman sayesinde devletler ve halklar eleştirilebilinir veya insanların öfke, aşk, mutluluk, hüzün gibi evrensel olan ama bireysel davranan duyguları da aktarılır. Kapitalizmin yani burjuvanın yükselmesiyle Avrupa’da feodal baskı zayıflamıştır. Bu zayıflamanın yanında dini baskıya karşı ortaya çıkan Reform Hareketleriyle roman Avrupa’da değer kazanmıştır. Yani kapitalizmin getirdiği yıkım Avrupa’daki halkların fikir, düşünce, dini, politik ve sosyal baskılardan kurtulmasını ve romanın değer görüp gelişmesini sağlamıştır.       Romanın önemli özelliklerden biri de birey ve toplum kavramlarıyla olan ilişkidir. Roman ne kadar realizm üzerine kurulmuş bir yazı biçimi olsa da ...

Londra’dan Gelen Ses

  Gecenin karanlığındaki bir odada, Sessizce oturuyorum. Karşımda aydınlıklar bilgesi, Yanlarımda müziklerin hecesi, Elim elime kavuşuyor. Sonra yavaşça beyaz masama dokunuyor. Masam elimi hızlıca ve yavaşça kesiyor. Akan siyah kanım sıçrıyor her yere. Diyorum kendi kendime, Ben elsiz mi kaldım? Olur mu öyle şey! İnsan yabancısız kalır mı bu Fransız dünyada. Yavaştan kulaklarım çıkıyor yerlerinden, Vals yapmaya gidiyorlar. Gözlerim isyan ediyor 89’daki gibi, Paris’im yanıyor Roma’m yanıyor, En kötüsü İstanbul’um yanıyor. Londra’dan bir ses geliyor, Sakin ol diyor ahmakça. Nasıl olayım sakin, Vücudum parçalara ayrılıyor, kırılıyor, yanıyor. Sanki dünya bana isyan ediyor. Zaten üstümde varken Atlas’ın sorumluluğu, Nasıl dayanayım acıya ve aşka. İnsan soruyor kendine, Serbestçe sevebilir miyim diye. Asla diyor yüce Mikail, Nurdan olsan bile sevemezsin. Ufuktan doğsan bile, Lükse giremezsin. Yalnızlık verir sana güç, Olmazsa...